İbrahim Gündüz
“Sultan Osman” ve “Reşadiye” bundan 109 yıl önce, Sultan Beşinci Mehmet Reşad döneminde, İngiltere’ye sipariş ettiğimiz, bedelini memlekette aylarca süren heyecanlı bir kampanyayla toplayıp son kuruşuna kadar ödediğimiz ama bir türlü bizim olamayan ve gasp edilen iki gemilerdir…
Birinci Dünya Savaşı rüzgârları eserken, Osmanlı Devleti’nin, Rus saldırılarına karşı koymak için parasını peşin ödediği, “Sultan Osman” ve “Reşadiye” adı verilen zırhlılarının teslim günü gelmişti. Rauf Bey ve beraberinde İngiltere’ye giden bin denizcimiz, İngiltere’de iki ay eğitim görmüş ve savaş gemilerini teslim almaya hazırdılar. Gemiler denize indirildi ve teslim günü de kararlaştırıldı. İşte o gün gemilerin tesliminden bir saat önce İngiltere Hükümeti, Birinci Dünya Savaşı’nın başladığını ve Osmanlı’nın Almanlarla yakınlaştığını bahane ederek zırhlı gemilere el koyduğunu açıkladı. Rauf Bey ve gemicilerimiz elleri boş geri döndüler.
Bu satırlar Ankara’daki bir sergiden… Koç Üniversitesi, Koleksiyoncular Derneği ve Çankaya Belediyesi iş birliği ve Büyükelçi Sermet Atacanlı’nın büyük çabalarıyla hazırlanan, “Ya İstiklâl, Ya Ölüm! Cumhuriyet Yolunda” sergisi Cumhuriyet’in 100. yılında ziyaretçilerle buluşuyor.
Dönemin orijinal belge ve fotoğrafları kaynak alınarak, kronolojik olarak hazırlanan sergi, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderlik ettiği kurtuluş savaşına ve Ankara’nın bu süreçteki rolüne ışık tutuyor.
Sergi kapsamında bir kısmı daha önce Türkiye’de hiç gösterilmemiş nadide eserler ile döneme ait birçok gündelik eşya, gazete nüshaları, gün yüzüne çıkmamış fotoğraflar, belgeler, orijinal plak ve video-ses kayıtları ilk defa incelenebiliyor.
Sergiyi gezerken ve tarih içinde yol alırken, bizim için büyük anlam ifade eden 10-20-30 yıllık zaman dilimlerinin tarihin akışı içinde nasıl da anlamsız kaldığına şahit oluyorsunuz.
Osmanlı İmparatorluğu çöküş sürecinde ve bu süreçte başat rolü oynayan ülkelerden beklenti içinde. Gemiler sipariş ediyor, borçlar alıyor, askeri eğitim sistemini onlara emanet ediyor vs.
Parasını verdiği halde kendisine teslim edilmeyen savaş gemileri… Cephelerde yapılan stratejik hatalar ve yaşanan büyük bir çöküş…
Bugün de dünya yine büyük gerilim içinde. Kaynakların bölüşümü, pazarların paylaşımı üzerinden emperyalistler gırtlak gırtlağa… Emperyalistlerin bir kısmı yüz yıllardır egemen oldukları “yaşam alanlarını” kaybetmek istemiyor. Dünya sahnesinde yıldızı parlayan yeni emperyalistler ise kendine alan açmak için gözünü karartmış durumda.
Dengeler değişiyor, ittifaklar yeniden kuruluyor… Dünün dostları bugünün düşmanları, dünün düşmanları bugünün dostları oluyor. Kim derdi ki, dünyada en büyük Amerikan vahşetine sahne olmuş Vietnam bugün ABD’nin en büyük dostu olacak! Kim bilirdi ki en büyük dostu Ukrayna, bugün Rusya’nın en büyük düşmanı olacak. Tarihi bilerek, dünya siyasetini analiz ederek, bir kere değil beş kere düşünerek adım atılması gereken dönemleri yaşıyoruz.
Biz yani Osmanlı’nın mirasçıları… Yine büyük bir gerilimin arefesinde (dünya savaşı demek istemiyorum) günlük düşünerek hesapsız-kitapsız adımlar atıyoruz. Günübirlik politikalar, dış politikanın iç politikaya alet edildiği bir dönem ve yine bu büyük gerilimin öncesinde parasını ödediği halde Türkiye’ye teslim edilmeyen F-35’ler.
Yüz yıl önce parasını ödediğimiz halde teslim edilmeyen savaş gemileri, yüz yıl sonra parasını ödediğimiz halde teslim edilmeyen savaş uçakları!
Böyle olağanüstü günlerden geçtiğimiz bugünlerde, Ankara’da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Galerisi’ndeki sergi, mutlaka görülmesi gereken bir tarih dersidir…