Trump’ın ABD Demokrasisi Üzerindeki Etkileri
Emeritus Ekonomi Profesörü Koichi Hamada’nın kaleme aldığı yazıda, Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri’nde demokrasi krizini derinleştirdiği ve vurguladığı belirtiliyor. Ancak, Trump’ın iddia ettiği gibi otokrasi kaçınılmaz bir sonuç değil ve yetkisi aslında çok güçlü değil.
Amerika tarihinde ilk kez son 20 yılda halk oylamasını kazanan bir Cumhuriyetçi başkan olan Trump, ülkeyi derin bir bölünmeye sürüklemiştir. Ancak seçimlerde kullanılan Seçim Kurulu sistemi, Cumhuriyetçi başkan adaylarına avantaj sağlamış olsa da 2020 seçimlerinde Trump’ın bu avantajı aşamadığı görülmüştür.
Trump’ın karizmatik liderlik ve demagoji yetenekleri, seçmenlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır. Ancak Biden’ın seçimde elde ettiği başarılı sonuçlar, Trump’ın gücünün sınırlarını gözler önüne sermiştir. Ekonomik kriz sırasında Trump’ın aldığı kararlar ve KOVID-19 salgınına verdiği tepkiler, seçmenlerin gözünde onun başarısızlığını ortaya koymuştur.
Biden yönetimi, Trump dönemindeki karmaşayı temizlemeye çalışmış ve hem ekonomik toparlanmaya destek olmuş hem de pandemiye karşı etkili önlemler almıştır. Ancak bu süreçte enflasyon gibi ekonomik sorunlar da ortaya çıkmıştır.
Trump’ın popülist politikaları ve Biden’ın savunma pozisyonu arasındaki rekabet, ABD’nin demokrasisinin geleceği açısından belirleyici olabilir. Ancak Amerikalıların demokrasiyi savunma konusundaki kararlılığı, ülkenin geleceğini belirleyecek önemli bir faktördür. Politik arenada yaşanan bu değişimler, ABD’nin demokratik yapısını güçlendirme veya zayıflatma potansiyeline sahiptir.
Trump’ın zaferi, demokratik olmayan bir yönetim modeline doğru gitme riskini artırsa da Amerikan demokrasisinin sağlamlığı, bu tür tehlikelerle başa çıkma kapasitesine sahiptir. Gelecek dönemde, Amerika’nın demokratik değerleri ve kurumları üzerindeki baskılar ve tehditler karşısında nasıl bir tutum izleyeceği belirleyici olacaktır.
