SÜMEYYE DİLARA DİNÇER/BÜŞRANUR KOCA/CAN EFESOY – Uzmanlar, İsrail’in dün Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesine düzenlediği saldırı hakkında, bu eylemlerin ABD yeşil ışık yaktığı takdirde devam edebileceği ve İsrail’in direkt savaş suçu işlediği değerlendirmesinde bulundu.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Atay Akdevelioğlu, Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkan Yardımcısı İsmail Numan Telci ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Prof. Dr. Yücel Acer, Gazze’deki hastaneye düzenlenen saldırıya ilişkin AA muhabirine konuştu.
Akdevelioğlu, İsrail’in, saldırıdan İslami Cihat Hareketi’ni sorumlu tutmasını inandırıcı bulmadığını belirterek “Her şeyden önce bu saldırıyı İsrail’in yaptığı bence net.” ifadesini kullandı.
Saldırının sorumlusunun kesin olarak ancak istihbaratçılar tarafından bilindiğini aktaran Akdevelioğlu, İsrail’in yapmasının şaşırtıcı olmadığını söyledi.
Akdevelioğlu, “Üzücü olan, bu tür eylemler ABD ile görüşmelerine bağlı, yeşil ışık yakarsa devam edecek, öyle görünüyor.” diyerek saldırının, İsrail tarafından yapıldığı yönündeki görüşünü dile getirdi.
“Amaç mümkün olduğunca Gazze’dekileri Refah Kapısı’na doğru sürmek için baskı uygulamak.” ifadesini kullanan Akdevelioğlu, bunun bugün hastane saldırısıyla, yarın başka bir saldırıyla olacağını belirtti.
Akdevelioğlu, “(Amaç) Sivillere, ‘Gazze’de güvenli hiçbir yer yok, kaçmaktan gitmekten başka hiçbir çare yok’ mesajı vermek ve bunu gerekirse kan banyosuyla gerekirse hastane gibi hedefleri, hedef olmaması gereken yerleri vurarak yapıyor, yapacaktır da.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu nedenle saldırının İsrail tarafından yapıldığından şüphesi olmadığını vurgulayan Akdevelioğlu, şunları kaydetti:
“İsrail, mümkünse Gazze Şeridi’ni gerçekten Filistinsizleştirmeye çalışacak, hedefin bu olduğu belli. İki milyon Filistinliyi Mısır’a sürgüne göndermeyi hedefliyor. Ama galiba, Batı’daki İsrail’e yönelik destek değişmeye başladı, öyle anlaşılıyor ama bunu yapamayacak. Nihai hedefine ulaşamayacak diye tahmin ediyorum.”
“Hayatını kaybeden çocuk ve kadın sivillere bakıldığında İsrail’in savaş suçu işlediği görülmektedir”
ORSAM Başkan Yardımcısı Telci de saldırının, uluslararası hukuk ve savaş suçlarını, yeniden uluslararası kamuoyunun gündemine taşıdığına dikkati çekti.
Uluslararası insancıl hukukun, savaş ya da çatışma süresince sivillerin ve sivil altyapının korunmasını vurguladığını aktaran Telci, hastanelerin sivil altyapının önemli bir parçası ve saldırıdan muaf tutulan alanlar olduğu kabul edildiğinde, İsrail’in bu saldırısının, tepkilerin temel kaynağını teşkil ettiğini kaydetti.
Telci, sivillere karşı kasıtlı saldırıların yine uluslararası hukuk sınırları içerisinde savaş suçu olarak kabul edildiğini belirterek “El-Ehli saldırılarında hayatını kaybeden çocuk ve kadın sivillere bakıldığında İsrail’in direkt olarak savaş suçu işlediği görülmektedir.” ifadesini kullandı.
Orantılılık ilkesinin, askeri avantajı ve sivil kayıplar arasındaki dengenin sağlanmasını gerektirdiğinin altını çizen Telci, “Gelinen noktada Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin, ortadaki somut kanıtlar doğrultusunda İsrail’e yönelik yaptırım ve hukuki süreci başlatması oldukça elzemdir.” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun açıklamalarının ve İsrail’in saldırıların sorumluluğunu reddetmesinin, oluşan kamuoyu baskısını kırmaya yönelik bir “manevra” olduğu kaydeden Telci, “Bu manevra, İsrail’in kamuoyunu kendi anlatısı doğrultusunda yönlendirme çabası olarak okunabilir. Nitekim bu yaklaşımın İsrail’e karşı oluşan tepkileri kırmak için yeterli değildir.” ifadelerini kullandı.
Hastane bombalanması, savaş suçu
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Prof. Dr. Acer, Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’deki saldırısından sonra İsrail’in saldırılarına ilişkin değerlendirme yaparak İsrail’in meşru müdafaa hakkı iddiasında bulunduğunu söyledi.
Meşru müdafaa hakkının sınırları olduğunu vurgulayan Acer, “İsrail bunu çok aştı. Bir kere bunu söylemek lazım. Yani meşru müdafaa hakkının orantılılık sınırını büyük oranda aşmış durumda. Dolayısıyla şu an özellikle son 5 gündür gerçekleştirdiği askeri saldırıların hukuki bir zemini yok.” dedi.
Acer, İsrail’in okullara, hastanelere, camilere yaptığı saldırıların hiçbirinin askeri gereklilikle açıklanamayacağının ve meşru olmadığının altını çizerek doğrudan bombalama yönetimiyle hastaneye saldırılmasının savaş suçu olduğunu vurguladı.
“Eğer gerçekten o binalarda Filistinli militanlar saklanıyorlarsa İsrail’in uygulayacağı savaşma yöntemi oraları tümden bombalamak değil, oralara girmeye çalışıp, oralarda militanları etkisiz hale getirmeye çalışmak. Bu ikisi arasında ayrım yapmak hukuki bir zorunluluktur.” diyen Acer, İsrail’in Hamas’ı bahane ederek hastane bombalamasının uluslararası hukukta kabul edilebilir yorumu olmadığını belirtti.
Acer, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK), TSİ 17.00’de gerçekleşecek acil toplantısına ilişkin, “Orada ABD ve bazı Batılı ülkelerin, İsrail’i kınayan, İsrail’e yaptırım içeren türden bir kararın çıkmasına müsaade etmeyecekleri gün gibi ortada.” dedi.